* Ahmet Kaya 16 Kasım 2000 tarihinde Paris’te hayatını kaybetti.
Özcesi, değişen bir şey yok, tek özlemimiz o mahur beste çalarken senin bedenen yanımızda olmayışın.
Aradan epey yıl geçti ama her şey bıraktığın gibi. Güzel insanların, uğruna yaşamını yitirdiğin değerleri sürdürme ısrarları devam ediyor.
Dün seni “vatan haini” diye sözüm ona yargılayanlar, bugün ne büyük sanatçı olduğunu söylemekten kendini alamıyorlar. Oysa sanatı da, senin düşündüğün her şeyi de teslim almak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Yaşamı ranttan ibaret gören bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bir yandan seni övenler, öte yandan halkına, Kürtlere zulmediyor. Her şey aynı; demokrasi ve özgürlük isterken, “sonuna kadar savaş” ile karşılaşıyoruz. Her gün öldürüyorlar, ama hiçbir gün azalmıyor şarkılarını dinleyenler.
Sen Kürtçe klip yayımlayacak yiğit aradın, biz ise hâlâ Kürt sorununun çözümünde cesaret gösterecek bir yiğit bulamadık. Adresimiz değişmedi; çözeceğini söyleyip sözünden cayanların cehenneme dönüştürdükleri bir ülkedeyiz.
Karanlık bir zihniyetin türevi olarak ortaya çıkan ve adına IŞİD dedikleri barbar bir güruhla savaşıyoruz bir taraftan. Seni seven, senin de seveceğin yüzlerce canı kopardılar canımızdan.
Dünyanın baş edemediği bu barbarlık ordusuna en büyük darbeyi, seni dertlendiren, seni gururlandıran halkın çocukları vuruyor.
Önce Diyarbakır, Suruç ve sonra Ankara… Ankara Garı’nda kol kola tutuşup şarkılar söyleyerek halay çeken onlarca insanımıza kıydılar.
Şimdi de, çok sevdiğin Paris’i son durakları yaptılar. Durduğuna inanılmayan kalbin, yanı başında yükselen insan çığlıklarını duymamış olamaz.
Şiir okudu diye tutuklanan ve senin de “Hiç kimse düşüncelerinden ötürü tutuklanmamalı” diyerek zamanında destek verdiğin zat, şimdi ülkenin Cumhurbaşkanı. IŞİD’a karşı insanlık onuru için savaşan Kürt çocuklarına “terörist” diyor. Kürt kentlerini sokağa çıkma yasaklarıyla yaşanmaz hale getirtti. Her gün yeni bir ölüm haberiyle sarsılıyoruz.
Gece yarısı canlı yayına çıkarak güya Paris’teki katliamı kınadı. Ne var ki, sarayının yanı başında 102 insanımızı yitirdiğimizde, yazılı bir açıklamayla yetindi. Toplumda yeterince teşhir oldu, ama zannederim, uluslararası çevrelerle arasını iyi tutmak istiyor.
Özcesi, değişen bir şey yok, tek özlemimiz o mahur beste çalarken senin bedenen yanımızda olmayışın.
Mutlu insanların yaşadığı, özgür ve demokratik bir ülke hediye edeceğiz sana iki gözüm.
Seni çok özlüyoruz, çok seviyoruz.
“Kendine iyi bak, bizi düşünme!” (FT/HK)